KIYIKIŞLACIK – MİLAS / MUĞLA
Kıyıkışlacık, Muğla ilinin Milas ilçesine bağlı bir köydür. Kıyıkışlacık köyü Milas ilçesinde, Güllük Körfezi sahil şeridinde, Güllük beldesinin tam karşısında yer alan büyük bir köydür. Yerleşim biraz düzensiz olmakla birlikte, nüfus açısından küçük bir ilçe görünümüne yaklaşmakta, turizm mevsiminde yazlık sahipleri ve turistler ile birlikte bu nüfus daha da artmaktadır.
Dünyaca ünlü İasos harabeleri Kıyıkışlacık köyünün içindedir. Bu nedenle ve sahil şeridinde oluşu ile önemli bir turizm potansiyeli bulunmaktadır.
Tarihçe
İasos, Milas’a 28 km. uzaklıktaki Kıyıkışlacık Köyü içerisindeki üç tarafı denizle çevrili bir yarımada üzerine kurulmuştur. Mitolojiye göre Argos’tan gelenler tarafından kurulduğu ve ismini kolonistlerin başı Iasos’tan aldığı söylenmektedir. M.Ö. 5. yüzyıla kadar İasos hakkında eski kaynaklarda bilgi yoktur. Kentin kurulduğu alan önceleri bir ada iken daha sonra adanın denizle birleştiği berzah dolmuş ve ada, yarımada haline dönmüştür. Antik kente ait önemli yapılar bu yarımada üzerinde yer almaktadır. Büyük sur, su kemerleri, mezarlar ile balık pazarı olarak adlandırılan yapı ise sur dışında yer almaktadır. İasos’da yapılan kazılarda kentteki en eski yerleşimin M.Ö. 3. bin sonuna kadar uzandığı tespit edilmiştir.
Bir zamanlar kenti ziyaret eden müzisyen, tiyatroda bir resital vermiş. Bu resital sırasında balık pazarının açıldığını bildiren çan sesi duyulunca elini kulağına götüren yaşlı adam dışında herkes yerinden fırlayarak tiyatrodan ayrılmış. Yaşlı adamın yanına gelen müzisyen “Bana ve sanatıma gösterdiğiniz saygıdan ötürü size teşekkür borçluyum; çünkü çan sesini duyan tüm dinleyiciler çekip gittiler” demiş. “Ne ?” diye haykırmış bunu duyan yaşlı adam, “Yoksa çan mı çaldı? “Evet, neden?” “Öyleyse izninizle efendim…” ve gözden kaybolmuş. Strabon bu öyküyü bereketsiz topraktan ürün alamayan İasoslular’ın balığa olan düşkünlüklerini belirtmek için anlatır. İskender’in 334’te Miletos’u kuşatması üzerine İasos, kente yardım etmeye çalışan Pers donanmasına bir gemi bağışında bulundu. On yıl sonra Ekbatan’da İskender’in silah deposu komutanlığında Gorgos adlı bir İasoslu bulunuyordu. İskender’in ilgisini çeken bir başka İasoslu da yunus tarafından sevilme gibi garip bir yazgıya sahip olan erkek çocuktu.
İasos’ta erkek çocukların gymnasiumda çalıştıktan sonra denizde yıkanmaları bir gelenekti. Bu sırada kıyıya yanaşan yunus, çocuklardan birini sırtına alıp, açıklara götürüyor ve sonra yeniden kıyıya bırakıyordu. Bir anlatıya göre bu öyküyü duyan İskender, çocuğu Babil’e getirtip deniz tanrısı Poseidon’un rahibi yapmış. İasoslular bu olaydan, M.Ö. 3. yüzyılda çıkarılan madeni paralarında, kolunu yunusun sırtına atmış biçimde yüzen çocuk tasvirine yer verecek kadar etkilenmişlerdir. İasos antik kentinde 1960 yılından bu yana İtalyan Arkeoloji Heyeti’nce düzenli kazılar yapılmaktadır. Bu kazı çalışmaları sonucunda birçok eser ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan agoraya kemerli bir kapıdan geçilerek girilir. Roma Dönemi’nde inşa edilen agoranın dört tarafı revaklarla çevrilidir. Agoranın güney batısında bouleterion yapısı yer alır.
Kaynak: Milas Belediyesi