24 Nisan 2024
Özel Mekanlar

ESKİ BUCA EVLERİ – BUCA / İZMİR

İzmir’in en kalabalık ilçelerinden biri olan Buca yakın tarihe kadar Rum köyü olarak bilinmektedir. Genel olarak Eski Rum evlerinde, ana cephesinde bahçe yoktur. Muhteşem işçilikle süslenmiş demir kapılar ve pencere kepenkleri ilk dikkati çekenlerdendir. Kapı üstündeki tokmaklar ise görülmeye değer niteliktedir. Pencere kepenkleri kimi zaman ahşap kullanılmıştır ancak genelde demirden yapılmıştır. Cumba olmazsa olmazıdır Rum evlerinin, kimi zaman sağ cephede kimi zaman sol cephede kimi zamanda ortada inşa edilmiştir. Bu tamamen denize olan yönü ve arsanın parsel yönü ilişkisi ile ilintilidir.  Evin iç mimarisi de oldukça zengindir. Bu zengin mimari binayı yaptıranın sosyal ve kültürel durumu ile doğru orantıdadır. Bu mevkii Arnavut kaldırımlı daracık sokaklar arasında görsel şölen sunmaktadır.

Şimdiki Çevik Bir Meydanı ile Hasan Ağa bahçesi arasında kalan parselde, Yahudiler, Rumlar ve Türkler birlikte yaşamaktaydı. İş adamlarının çoğunlukta olduğu bu bölgeyi geliştirerek zenginleştirmeye, bölgeye değer katmaya başlamışlardır. Buca eski Rum evleri aslında günümüze kadar korunmaktadır. Korunmaktadır ancak bazıları restoran dershane anaokulu kafeterya olarak kullanılmaktadır. Aslında bu durum her ne kadar hoş bir görüntü sağlamasa da halen özenle yapıya zarar vermeden hizmet veren mekânlar da mevcut. Eskiden Laventen grubunun sayfiye yeri olarak kullandığı yerler şimdilerde şehirleşmenin cazibesine kapılmış yok olmaya yüz tutmuştur. 1688 yılında başlayan bu yerleşme serüveni,  modern yapıların içine hapsolmuş olsa bile Rum evlerini görmek seyreylemek mümkündür.

Barış Manço Sokağı ile başladım gezmeye, sokağa girdiğinizde sizi sağlı sollu dükkânlar kültürel faaliyet gösteren mekânlar ve hediyelik eşya satıcıları karşılıyor. İlerleyip sağ veya sola döndüğünüzde ise bahsettiğim eski Rum evlerini görebilirsiniz. Tabi oldukça fazla köşkler malikâneler var ancak dediğim gibi bu yapılar günümüzde ev olarak kullanılmamaktadır. Gezim sırasında en çok dikkatimi çeken Hayat Ağacı Sahafı ve Kızıl eli Şarap dükkânı oldu. Bu iki dükkânı diğerlerinden ayırt eden tek özellik tarihi yapıyı olduğu gibi kullanıp, koruyup süslemeleri oldu. Renk renk açan çiçekler özenle seçilmiş saksılarda, tarihi doku bozulmadan boyanmış cumbası, Sahaf dükkânındaki cumbadan adeta akan satırlar açıkçası çok etkileyici idi.

Aslında çokça olan diğer eski Rum evleri maalesef zamanla bakımsız bitap düşmüş vaziyette bizi karşıladı. Dediğim gibi yenileme işlerine daha özen gösterilse bu çirkin tablo ile karşılaşmamış olurduk sanırım. Modern yapıların arasında sıkışıp kalması bile beni bu kadar üzmedi.

Kaynak: Sehir Alem. com

BUCA KÖŞKLERİ

    İzmir ekonomisi ve kültürüne büyük katkı sağlayan Levantenlerin yaşadıkları evler kentin mimarlık tarihinin önemli yapıları arasında yer alır. Buca ilçesinde bulunan Baltazzi (Baltacı), Rees, De Jongh ve Forbes köşkleri, İzmir Levantenlerinin yaşamına ışık tutan anıtsal örneklerdir.

   İzmir’in güney hinterlandına bağlantıyı sağlayan Buca.  Levantenler için genellikle sayfiye evlerinin bulunduğu banliyö olarak kabul edilse de, demiryolunun gelmesinden önce de okul, kilise gibi mevcut kurumlarıyla merkezle devamlı bağlantılı olan bir yerleşim merkezi idi.  Ancak, 1860 yılında hizmete giren İzmir-Aydın demiryolu bağlantısı, kuşkusuz Buca’da oturan Levanten sayısında gözle görülür bir artış sağlamıştı. Bu durum Cevat Sami ve Hüseyin Hüsnü’nün, İzmir – 1905 isimli kitabında şöyle anlatılır: “Buca Köyünde İzmir’de ticaretle meşgul olan tüccar sınıfının en meşhur olanlarının güzel ve zarif birçok köşklerine tesadüf olunur. Burası en ziyade, Bornova gibi İngiliz ileri gelenlerinin ikametine mahsustur.”

     Yazı: Prof. Dr. İnci Kuyulu Ersoy / E.Ü. Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü

    1856 yılında Sultan Abdülmecit, 1863 yılında da Sultan Abdülaziz’in Buca’da Levanten aileler tarafından misafir edilmeleri, bu tüccar ailelerin saray nezdinde de ne kadar güçlü ve hatırlı olduklarının bir göstergesidir. Gerçekten de, tanımda sözü edilen meşhur ailelerin maddi ve manevi anlamda son derece rahat bir yaşam sürdürdüklerinin en somut ifadesi ya da diğer bir değişle belgesi bu köşklerdir. Batılı yaşam tarzına uygun yaşayan Levantenlerin yaptırdıkları köşklerin inşasında lüks ve ithal malzeme kullanımı dikkati çeker. Hatta usta ve mimar konusunda da aynı duyarlığı gösterdikleri söylenir. Yaşam tarzı gibi köşklerinin inşasında da, bireysel tercihlerini kullanarak Avrupa’ya özgü mimari tasarım ve süslemelere ağırlık verdikleri, ayrıntıda da olsa yer yer lokal değerlerle beslendikleri görülür. Yaptıran ailenin soysal konumu, kültürel seviyesi, belki de en önemlisi ekonomik gücü ve bu unsurların oluşturduğu alt yapı, köşklerin dış görünümlerinde önemli farklılıklar ortaya konmasına neden olmuştur.