19 Nisan 2024
Hamamlar

ILICA TARİHİ HAMAMI – BALYA / BALIKESİR

TARİHÇESİ

  Kaplıcanın tarihi küçük hamamının duvarına yerleştirilmiş bir kitabe bulunmaktadır. Tarihi belirtilmemiş kitabede eski yunanca ile yazılmıştır.(Ben QUINTUS Calvisiu     Crispus)Türkçesi: Bu Binayı kendim ve tanrı için yaptırdım.. Anlamına gelmektedir. Ilıca’ya Türklerin Rumeli’ye geçişleri sırasında Mescit ve Mescit Kuyusu denilen yere, kayalar köyü ile bağları olan, konar-göçer yaşayan yerli halktan 20-25 hanenin Seydi adlı bir önder tarafın yerleştiği zamanla çoğalarak köyün çekirdeğini oluşturduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra Emir Sultan’ın müridi ve halifesi olan Abdullah oğlu Yusuf hazretlerinin (halen mezarı kaplıca tesisinin içinde yer almaktadır.) köye halkı bilgilendirmek için geldiği ve hamam kalıntılarının üzerine yeni bir hamam inşa ettirdiği bilinmektedir. O dönemde kaplıcaların bulunduğu yer, dere kenarındaki makiler içerisinde adeta görünmez bir yapıda, taş yığınlarının oluşturduğu metruk bir virane görümündedir. Tam olarak keşfedilememektedir. Abdullah oğlu Yusuf ve Ilıcalılar metruk yıkıntıyı temizlemişler, temellerine kadar hafriyat yapmışlardır eski temeller üzerine bir hamam ve misafir odası inşa ettirmiş, kubbesini aynen yerleştirmişler, birde hamam giriş kapısı üzerine kitabe konulmuştur.(1389) bu bilgiler Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Genel Müdürlüğünden alınmıştır.

    Ilıca denilince akla ilk gelen sıcak şifalı su ve doğal kum banyosudur. Bu durum tarihsel olarak devam ede gelmiştir. Rumi 1305 tarihli Karesi Vilayetine Mahsusu Salnamede söyle denilmektedir: Balya nahiyesi merkezine 22 km, Balıkesir’e 40 km mesafedeki ılıca köyünde bir ılıca olup Mayıs, Haziran, Temmuz ve ağustos aylarında çok kimse gider. Bu ılıcanın suyu sıcak ve kükürtlüdür. Ağrı ve diğer hastalıklara faydalıdır. Balıkesir merkezinde rumi 1338 tarihinde yayımlanmaya başlayan Zafer-i Milli gazetesinde Hacı Ahmet Efendi ile ılıca nahiyesi merkezindeki kaplıca hakkında yapılan bir röportaj da; başlarına gelen olayı şöyle anlatmaktadır; Binanın inşaatını bitirmek üzere idik bir Avrupalı çıka geldi. Bir madam vardı. Madam rumi 1300 (hicri 1883) tarihinde hastalanmış, derdine bir türlü deva bulunamamış bunu bir doktor-ki dediğim ecnebidir. Birçok kaplıcalara götürmüş Karisba’ya gitmişler fayda yok, Bursa’ya gitmişler fayda yok, Gönen’e gitmişler, Kapanlar’a geçmişler yine boşuna, nihayet balyanın ILICA köyüne geldiler. Madam iki gün kaplıcaya girdi. Doktorun yüzü gülmeye başladı. Gerçekten madam iki ay sonra gürbüz sağlam bir kadın olup gitti. Ilıca’nın suyu tahlil edilmiş ve bütün gazeteler bu yüksek şifadan bahsetmişti.

    Yüzyıllardan beri tedavi amaçlı kullanılan ılıca kaplıcalarının sıcak su kaynağının suları 18-19 Mart 1953 yılındaki yenice gönen depreminde kaybolmuştur. Bu durum üzerine M.T. A. enstitüsü bir dizi araştırma yapmıştır. 1934 Refik SAYDAM sıhhi enstitüsü ve 1947 Prof. Dr. Kerim Ömer ÇAĞLAR tarafından hazırlanan raporlarda dikkate alınarak jeoloji mühendisi Dr. Ekrem GÖKSU bir rapor hazırlanmıştır. Bu raporda suyun şiddetli depremler sonucu kaybolduğu 30-40 gün sonra ortaya çıktığı belirtilmektedir. 1934’te Refik SAYDAM Araştırma Enstitüsü ve 1947’de Prof Dr Kerim Ömer ÇAĞLAR incelemelerine göre; Kaplıca suyu 10-12 litrelik debiye sahiptir. Suyun sıcaklığı azami 65 derecedir. Su litresinde 800 mg. Kadar erimiş madde içermektedir. Tesis geçmişten günümüze tarihi küçük ve büyük hamam, 1961’de yapılan iki katlı bir otel, 1979’da yapılan üç katlı bir otel 1983’de yaptırılan yeni hamam, 1994’de yaptırılan iki yıldızlı büyük otel, pansiyonlar ve kum banyosu, gazino, market, restoran, park, eğlence-dinlence aktivasyonlarından oluşmaktadır. Şifalı sıcak su ve kum banyosu (Türkiye’de doğal kum banyosuna sahip tek yer ılıca’ dır.); Romatizma, deri hastalıkları, bel soğukluğu, kısırlık, fizik tedavi gerektiren rahatsızlıklar ve çeşitli ağrılara iyi geldiği 1934 Refik SAYDAM Araştırma Enstitüsü raporlarından bu güne bütün raporlarda belirtilmektedir. Bu tarihten önce de kum havuzu ve sıcak suyun faydaları tüm Türkiye’de şifahen bilinmektedir.

KAYNAKÇA: Katkılarından dolayı Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Syn. İsmail OĞUZ’a