19 Nisan 2024
Özel Mekanlar

ŞEYH SÜCEADDİN VELİ KÜLLİYESİ – ARSLANBEYLİ KÖYÜ – SEYYİTGAZİ – ESKİŞEHİR

Şeyh Süceaddin-i Veli Külliyesi ve Türbesi, Seyitgazi İlçe Merkezine 7 km Arslanbeyli köyündedir.

    Sultan Şüceâddin hakkında çok önemli bilgiler veren Velâyetnâme-i Sultan Şuceâddîn’e göre 15. yüzyılın ilk yarısında yaşamış, Çelebi Mehmed, II. Murad dönemlerini görmüş, Rum Abdalları zümresine mensup önemli bir alp-eren gazidir. Şeyh Şucâ Menkıbesi’nde anlatılanlara göre Bursa, Kütahya, Manisa dolaylarındaki zaviyelerde yaşayan şeyhlerin onunla çok iyi ve saygı temelli bir ilişkisi vardır. Buralar eski Germiyanoğulları ve Saruhanoğullarının bulunduğu yerler olup Babâî ayaklanmasının arkasından gizlenmek için denetimin daha az olduğu bu bölgelere yerleşmişlerdir. Şeyh Şucâ’nın Abdal Hakkı, Abdal Mecnun, Abdal Yakup ve Abdal Mehmed gibi muhtemelen Babâîlerin yaşayan şeyhleri ile ilişkisi vardır. Şeyh Şucâ’nın yörede yaşayanlar dışında daha sonra Balkanlardaki birçok faaliyetleri bilinen Otman Baba gibi derviş ve şeyhlerle de ilişkisi bulunmaktadır. Otman Baba’nın Balkanlara gitmeden buralarda dolaştığı ve Şeyh Şucâ’yı pîr olarak kabul ettiği menkıbesinde anlatılmaktadır.

    Sultan Şucâ sadece şeyh ya da yerel halkla ilişkili değil, yüksek Osmanlı komutanları ile de ilişki içerisinde olmuş, Timurtaş Oğlu Ali Bey onun müridi olmuştur. Şucâ Baba müritleri ile birlikte Rumeli’de gazalara katılır. O aynı zamanda derviş bir gazidir. Faaliyet sahası Kuzey Bulgaristan yönünde bulunan Timurtaş Paşa’nın yanında Şeyh Şucâ ile birlikte Üryan Baba da bulunur. Bu bölge Sarı Saltuk’un Rumeli’ye ilk geçişinden beri Babâîlerin çok yoğun olarak bulunduğu bölgelerdir. Şeyh Şucâ döneminde, Seyitgazi çevresindeki Babâîlerin buradaki faaliyetleri yeni bir canlılık getirir, yörede Babâîlik oldukça güçlenir. Rumeli’de Şuceâddîn’in müridleri nin “Üryan Şucâîler” olarak anıldığı bilinir. Üryan Şucâîler “Alp- Eren”, “Gazi-Veli”lerin yanında bu savaşlarda oldukça önemli işlevlere sahiptir. Yine Velâyetnâme’ye göre, yanındaki abdalları 200- 300 arasında değişen ve içlerinde nüfuzlu babalar bulunan Sultan Şucâ, genellikle köyün içinde değil daha ziyade köyün civarında oturur. Yazları bir yerden diğer yere giden Sultan, kışları bir mağarada geçirmektedir. Ancak daha sonra Sultan Şuceâddîn’in Seyitgazi’de bir tekke yaptırarak bu tekkede yerleştiği de anlaşılır. Sultan Şuceaddîn, bütün yaz durmadan dolaşan, kışın ise Seyitgazi’deki tekkesinde veya yakınlardaki bir mağarada yaşayan tipik bir Kalenderi şeyhidir. Sultan Şucâeddîn adının birçok Alevi-Bektaşi nefesinde hürmetle yâd edildiğine bakarak onun bu zümre tarafından da önemli evliyadan sayıldığı tarihî bir gerçektir.

    Timurtaş Paşa, Şuceâddin Velî’nin mürididir. Daha sonra da Timurtaş Paşa’nın oğlu “Mürvet Ali Paşa”, Şuceâddin Velî’nin müridi olur, 1517’de külliyeyi yaptırır. Mürvet Ali Paşa’nın türbesi Şuceâddin Velî Külliyesi’ndedir. Külliye başlıca iki bölümden oluşur: İlk bölümde avlu ile çevrili iki türbe (Şuceâddin ve Demirtaş Paşa), havuz ve cami bulunur. Avludaki mezarlıkta olan bir kapıdan Külliye’nin ikinci kısmını oluşturan imaret binasının önündeki meydana geçilir. İmaret dört kubbeli mekândan oluşur. Zaviyenin yakınında bulunması gereken derviş ve misafir odalarından günümüze bir yapı ulaşmamıştır.

KAYNAK: KÜLTÜR PORTALI