19 Nisan 2024
Çeşmeler

MANİSA SELSEBİLİ VE TARİHİ – MANİSA

Çok naif bir sanatkârın eseri olduğu, üzerindeki detaylardan kolayca anlaşılabilmektedir. Suyun yukarıdan aşağıya doğru belli bir estetik görüntü sergileyerek akması planlanmış.

Bu gibi çeşmeler aslında “selsebil “olarak adlandırılmaktadır.

.Eski Fotoğraf 1922 yılına aittir. Çeşme yukarıdaki fotoğrafta şu anda bulunduğu Saruhan Parkı’ndan farklı bir konumda görünüyor

Üzerinde herhangi bir kitabe bulunmayan bu çeşmenin kesin yapım tarihi bilinmemektedir. Prof. Dr. Hakkı Acun mimari özelliklerini dikkate alarak XIX. Yüzyıl içinde yapılmış olabileceğini söylüyor.

Sayın Hakkı Acun “Manisa’da Türk Devri Yapıları” adlı kitabının çeşmeler ile ilgili bölümünde bu selsebilin yerini şu şekilde anlatıyor; “Bu çeşme eskiden Derviş Ali Mahallesinde cadde üzerindeki Rum Kilisesinin meydana bakan dış duvarında idi. Kilise ve müştemilatı sonradan Memleket hastanesi olarak kullanıldı. Yeni Hastane yapılınca burası yıkıldı. Birinci Anafartalar mahallesindeki Paşa Evi güneyindeki dış duvarında kalan çeşme sonra oradan buraya (Saruhan Parkına) getirildi.” Hakkı Acun bu bilgiyi Nusret Köklü’ den almıştır. Yani kısaca çeşmenin fotoğraftaki eski yeri şimdiki Kitapsaray’ ın karşı tarafına düşmektedir.

Manisa’mızın değerli büyüklerinden Sayın Tezcan Karadanışman “Manisa Bizimdir” isimli kitabında bu konuyu şu şekilde yazmıştır. “Yangından sonra yanmadan kurtulan iki kiliseden biri olan ve uzunca yıllar devlet hastanesi görevi gören daha sonra sıtma mücadelesi başkanlığı ve hükümet tabipliği olarak vazife ifa eden bu kilise İspetalya Kilisesi’dir. Çeşme bu kilisenin giriş kapısının yanında bir duvara tespit edilmiştir. Sonraki yıllarda binanın bir bölümü Astsubay gazinosu diğer bölümü de Tugay Komutanı lojmanı olarak kullanılmaktadır.

Çeşme kiliseden hatıra olarak çıkarılmış Manisa’yı Mesir’i Tanıtma ve Turizm Derneği’nde rahmetli Hasan Soytürk’ ün başkan olduğu sırada şimdiki yerine taşınmıştır.” Tezcan Bey’in ifadelerinden de hem kilisenin adını hem de tam olarak nerede bulunduğunu öğreniyoruz.

KAYNAK: ERKAN AKBALIK