19 Nisan 2024
Camiler

KÜÇÜK YALI HAMİDİYE CAMİSİ – İZMİR

Osmanlı döneminde bilinen dört camiden belki de en önemlilerinden biride Hamidiye Cami diğer adıyla Karantina Cami‘dir. Camiye bu iki isim dışında Mithatpaşa Cami ve Küçükyalı Cami de denmiş fakat bu iki isim halk tarafından pek kullanılmamakta, daha çok semtin eski ismi olan Karantina sözcüğü caminin ismi için daha çok kullanılmaktadır.

Cami, 2. Abdülhamid döneminde Karantina semtinde yapılan okul, hamam ve hastahane yapı komplekslerine ek olarak inşa edilmiştir. Mahalli bir rivayete göre cami, 2. Abdülhamid’in o zamanın İzmir Merkez Komutanı olan Osman Paşa‘ya Karantina’da cami yapılmasını istemesiyle inşa edilmiştir. Fakat Osman Paşa’nın ölümü üzerine caminin inşası yarım kalmıştır. Yarım kalan inşaatın tamamlanması için Osman Paşa’nın eşi olan Belkıs Hanım sarayda bulunan kız kardeşi aracılığıyla padişaha inşaatın yarım kaldığını iletir ve bunu duyan padişah 2. Abdülhamid, 1890 yılında inşaatı tamamlatır ve cemaate camiyi açar. Dönemin sadrazamının isteği ile camiye padişahın ismi konur ve caminin adı Hamidiye Cami olur. Kaynaklardan cami yapımına İzmir’in hayırseverlerinden Salebcizade Hacı Ahmed Efendi‘nin de yardımda bulunduğu yazmaktadır.

Cami 1934 yılında gördüğü onarımda betonarme olarak yenilenir. 1957 yılında minare külahının yıkılmasından sonra geçirdiği onarımda son cemaat yeri camekanla kapatılmıştır. Eserin üzeri üç kademeli şekilde örtülmüştür. Birinci kısımda ana kubbe ikinci kısımda son cemaat yerinin üstü üç kurşun kubbeyle üçüncü kısım ise düz çatı ile örtülüdür ve kiremitle kaplıdır. Caminin iç süslemeleri 1892 yılında bitirilmiştir. Mihrap çevresinde iki, diğer duvarlarda da üçer pencere bulunur. Kubbeye geçiş sağlayan tromplar arasında boşluklarda dahi birer pencere vardır. Ana kubbesi 9 m. çapında ve yerden 18 m. yüksekliktedir. Minaresi sekiz köşeli bir kaideye oturur ve minare gövdesi oymalı kesme kırmızı taştan olup, külahı kurşun örtülüdür. Minaresi tek şerefelidir ve 25 m. yüksekliği vardır. Minaresinin kesme taş külahı 1957 deki depremde yıkılmış yerine kurşun kaplama külah yapılmıştır.

Cami deniz kenarındaki bulvar yapılana kadar İzmir’in yalıdaki tek camisiydi fakat bulvar yapıldıktan sonra cami sahilden metrelerce uzakta kaldı. Yakın dönemde caminin ve minaresinin yenileme görmesi sevindirici bir gelişmedir.

YALIDAKİ 2. ABDÜLHAMİD ESERİ; HAMİDİYE CAMİ

Bahsedeceğim yapı bugünkü Konak ilçemizin Küçükyalı semtinde bulunan bir camimizdir. Cami bugün adı Mithatpaşa Endüstri Meslek Lisesi olan tarihi okulun karşısında ve denize, okula göre daha yakın mesafededir. Cami hakkında bilgi vermeden önce biraz mithatpaşa caddesinin oluşumuna kısaca değinelim. 19. Yüzyılda İzmir, en parlak dönemini yaşamaktaydı, kent önemli yatırımlar ve projelerle -ta ki işgal dönemine kadar- bu gelişimini sürdürdü. İzmir Rıhtımı’nın yapılması, Hamidiye vapur şirketinin kurulması , İzmir – Aydın ve Basmahane – Kasaba (Turgutlu) demiryolu hatlarının oluşturulması yine buna paralel kentin çeşitli noktalarında tramvay hatları kurulması ve şehrin bazı bölgelerinde küçük ve orta büyüklükteki imalathanelere karşılık oluşan, dönemi için gelişmiş fabrikalar bu yatırımların bir kısmına örnek olarak gösterilebilir. Kentin gelişmesine paralel olarak nüfusunda artması, insanların yeni yerleşim alanları aramasına ve şehrin merkezini genişletmesine olanak sağlamıştır. Bu yeni yerleşim alanlarından biride Mithatpaşa Caddesi ve çevresidir.

Bölgeye yerleşim ilk kez 1870 lerde başlamış ve kısa zamanda gelişim göstermiştir. Cadde gerçek anlamda Mithat Paşa’nın İzmir valiliği sırasında ( 1880 – 1881 ) yapılmıştır. Caddenin yapılmasından sonra bazı önemli yapılar cadde üzerinde veya yakınında oluşmaya başlamıştır. Mithatpaşa Sanayi Mektebi, Askeri Hastahane, Asansör, Bet İsrael Sinagogu, İttihat ve Terakki Mektebi, bazı Rum, Ermeni ailelere ait konaklar ve köşkleri bu önemli yapılar içinde örnek gösterebiliriz. Bu dönemde cadde üzerinde Rumlar ve Ermeniler dışında Yahudi ve Türk aileleri de yaşamaktaydı. Burada yaşayan Müslüman ailelerin ibadetlerini yapabilmeleri için tabi ki bu önemli yapıların içinde bulunan camilerde inşa edildi. Cadde civarında Osmanlı döneminde bilinen dört camiden belki de en önemlilerinden biride yazımda bahsedeceğim:

Hamidiye Cami diğer adıyla Karantina camidir. Camiye bu iki isim dışında Mithatpaşa cami ve Küçükyalı cami de denmiş fakat bu iki isim halk tarafından pek kullanılmamakta daha çok semtin eski ismi olan Karantina sözcüğü caminin ismi için daha çok kullanılmaktadır.

Cami, 2. Abdülhamid döneminde Karantina semtinde yapılan okul,  hamam ve hastahane yapı komplekslerine ek olarak inşa edilmiştir. Mahalli bir rivayete göre cami, 2. Abdülhamid’in o zamanın İzmir Merkez Komutanı olan Osman Paşaya Karantinada cami yapılmasını istemesiyle inşa  edilmiştir. Fakat Osman Paşa’nın ölümü üzerine caminin inşası yarım kalmıştır. Yarım kalan inşaatın tamamlanması için Osman Paşanın eşi olan Belkıs hanım sarayda bulunan kız kardeşi aracılığıyla padişaha inşaatın yarım kaldığını iletir ve bunu duyan padişah 2. Abdülhamid 1890 yılında inşaatı tamamlatır ve cemaate camiyi açar. Dönemin sadrazamının isteği ile camiye padişahın ismi konur ve caminin adı Hamidiye cami olur. Kaynaklardan Cami yapımına İzmir’in hayırseverlerinden Salebcizade Hacı Ahmed efendinin de yardımda bulunduğu yazmaktadır. Cami 1934 yılında gördüğü onarımda betonarme olarak yenilenir. 1957 yılında minare külahının yıkılmasından sonra geçirdiği onarımda son cemaat yeri camekanla kapatılmıştır. Eserin üzeri üç kademeli şekilde örtülmüştür. Birinci kısımda ana kubbe ikinci kısımda son cemaat yerinin üstü üç kurşun kubbeyle üçüncü kısım ise düz çatı ile örtülüdür ve kiremitle kaplıdır. Caminin iç süslemeleri 1892 yılında bitirilmiştir. Mihrap çevresinde iki, diğer duvarlarda da üçer pencere bulunur. Kubbeye geçiş sağlayan tromplar arasında boşluklarda dahi birer pencere vardır. Ana kubbesi 9 m. çapında ve yerden 18 m. yüksekliktedir. Minaresi sekiz köşeli bir kaideye oturur ve minare gövdesi oymalı kesme kırmızı taştan olup, külahı kurşun örtülüdür. Minaresi tek şerefelidir ve 25 m. yüksekliği vardır. Minaresinin kesme taş küllahı 1957 deki depremde yıkılmış yerine kurşun kaplama külah yapılmıştır. Cami deniz kenarındaki bulvar yapılana kadar İzmir’in yalıdaki tek camisiydi fakat bulvar yapıldıktan sonra cami sahilden metrelerce uzakta kaldı. Yakın dönemde caminin ve minaresinin restorasyon görmesi sevindirici bir gelişmedir. Mithatpaşa caddesinde eskiye nazaran çok az yapının günümüze geldiği  bu zamanlarda caminin korunup gelecek nesillere tanıtılması ve aktarılması bizim görevimizdir. Nice yüz yıllara Hamidiye cami.

Hamidiye cami cümle kapısı ve üzerindeki kitabe. Burada şöyle yazmaktadır :

a) Şehriyar-ı hazret-i Abdülhamid Han saninin.

b) Ömr-i iclalini efzun ede Rabbü’l-alemin.

c) Hami-i şer-i adalet padişah takva güzin.

d) Şevketi hem satveti daim ola fi küll-i hin.

e) Himmet-i şahanesile buldu hitam mescid-i feyz-karin.

f) Nam-ı namile müsemma cami’-i nur-ı mübin.

g) Yazdı i’camile tarih-i hitamın Şeyh Necib.

h) Kıldı inşasın mücerreb fahr-ı cümle mü’minin.

KAYNAKÇA
1) Yaşar Ürük, İzmir’i İzmir Yapan Adlar, 2008.
2) Münir Aktepe, İzmir Yazıları,2003
3) Nejla Baysan, Tarihsel Çevre Koruma Mevzuatının Değişim Süreci: İzmir Mithatpaşa Caddesi Örneği, 2007
4) Raif Nezihi, İzmir’in Tarihi, 2001

Bir yanıt yazın