28 Mart 2024
Camiler

KARAKOL – HACI HALİL EFENDİ CAMİİ – İZMİR

 Yol kenarında ve biraz yüksekçe bir yerde, bu caddeye inen 760 ve 756 sokakların birleştiği köşede, 756 Sok Nu 2’de. Her iki sokağa da açılmakta olup bugün sadece soldaki 756 Sokak’tan girilmekte, yandaki kapı kilitli.
  Kapı üstünde “Karakol – Hacı Halil Efendi Camii” olarak yazılsa ve yapım yılı 1510-1515 yılları verilse de vakıf kayıtlarında adı “Ahmet Ağa Camii” diye geçiyor ve daha geç bir tarih veriliyor. Yine aynı vakıf kayıtlarında “Şeyh Ahmet Efendi tarafından yaptırılmıştır” şeklinde söz ediliyor. Caminin banisi konusu gizemini korurken en azından ‘Karakol’ adının eskiden burada mevcut karakoldan aldığını öğreniyoruz. Fakat asıl önemlisi; Ahmet Ağa ve Halil Efendi’nin kimler olduğu, daha doğrusu gerçek ilk banisinin kim olduğu.
   Camiye dışarıdan toplam 7 basamakla giriliyor. Yalnız son basamağı da çıktığınızda basamak ve sola doğru genişleyen giriş önü taşının normal bir taş olmayıp desenli ve motifli bir mermer levha olduğu görülüyor. İlk bakışta bir çeşme veya sebil alınlığı gibi duruyor.
    Caminin küçük olan bahçesinde girişte sağda bir incir ağacının altında özellikle ayrılmış toprak kısımda yere yarı gömülü iki mezar taşı mevcut. Kapıya yakın olan yani sağdaki taş yuvarlak, solda cadde tarafında kalan ise dikdörtgen formda. Taşların üstünde iki satırlı Osmanlıca yazı mevcut olup gerek kir ve gerekse daha sonraları üzerlerine geçilen badanadan dolayı harfler tek tük seçiliyor. Zaten istifli yazı olmasıyla da tam net okunamamaktadır. Yalnız caminin bahçesini ve dolayısıyla haziresini çevreleyen yeşile boyalı demir parmaklıkların üstüne iliştirilmiş küçük bir levhada “Cami Banisi Hacı Halil Efendi Burada Meftundur” yazılı.
   1510 tarihine baktığımızda İzmir’de şuan yaklaşık 60 cami içinde en eski olanı. Bu haliyle İzmir’in Türk-İslam medeniyeti açısından ve buradaki Müslüman yerleşke tarihlemesi ve yerleşimin zaman içindeki gelişimi açısından bu yapı çok önemlidir. İlk yaptıran ve tamir ettirenlerin kitabelerinin birisi kaybolma veya her ikisin de birden kaybolma durumları İzmir camileri için çokça rastlanan bir durum.
    Bu bölgenin tarihte İzmir’deki ilk Müslüman yerleşmelerinden biri olduğunu ve uzunca bir süre de bu kısmın bir Türk Mahallesi olarak Türk nüfusu açısından nüve teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Bu yönüyle 1510 tarihi araştırmacılar için çok değerli olmalı. İzmir gibi her 40-50 yılda bir şiddetli deprem görmüş ve bir o kadar da yangın geçirmiş hele, hele yaklaşık 3,5 yıl da Yunan işgali yaşamış bir kentte.  Çok yapının ilk günden bugüne asırlarca ayakta kalabileceği olasılığını pek görmesek bile, zamanla yenilenme hatta yeniden yapılma ihtimali bile söz konusu olsa, yine de bu caminin derinlemesine araştırılıp 1510 tarihinin doğruluğu ortaya çıkarılmalıdır. Ve bu çok değerli ecdat yadigârının kent tarihine, kültürüne ve insanlığa kazandırılması, korunması gerekmektedir.
Karakol – Hacı Halil Efendi Camii veya diğer adıyla Hacı Ahmet Ağa Camii bir abidedir.

KARAKOL – HACI AHMET / (HACI HALİL )EFENDİ CAMİİ-İZMİR

Tuzcu Mahallesi 756 sokak 2 numarada bulunan ve tapunun 68 pafta, 463 ada 2 parselinde kayıtlı cami bugün halen ibadete açık ve bakımlı durumdadır.

İkiçeşmelik yokuşunda konumlanmış yapının son cemaat yerine kot farkı nedeniyle iki yönlü bir merdivenle ulaşılmaktadır. Kuzeyde yer alan avlu, eğim nedeniyle yaklaşık 3 m. daha düşük kottadır. Avluya kuzeydoğuda bulunan ana girişten ve batıda bulunan tali girişten ulaşılmaktadır.

Avlunun kuzey girişi, 5 basamaklı bir merdivenle ulaşılan düz bir sahanlığa sahiptir. Basamaklarla ulaşılan düz sahanlığın iki parçadan oluşan mermer bloklarla kaplandığı görülmektedir.

Perde motifli düzenlemeler ve iri bitkisel motiflerle bezeli iki parça halindeki kaplamadan büyük olanının bir çeşme aynası, diğerinin de muhtemelen çeşme yalağının ön yüzü olduğu tahmin edilmektedir. Yapı çevresinde yapılan araştırma neticesinde yöre sakinlerinin verdiği bilgiler doğrultusunda avlunun batı girişinde bir çeşme olduğu, ancak söz konusu çeşmenin bugüne ulaşamadığı bilgisi elde edilmiştir. Dolayısıyla Karakol Camii’nin batı avlu girişinde yer alan çeşmenin işlevini yitirmesi nedeniyle süslemeli parçalarının kuzey avlu girişinde değerlendirildiği akla gelmektedir.

    Yuvarlak kemerli kuzey avlu girişinden ulaşılan dar bir koridor vasıtasıyla öncelikle alt kotta yer alan avluya bu kottan da iki yönlü merdiven ile son cemaat yerine ulaşılmaktadır. Kare kesitli dört ahşap destekli ve düz ahşap tavanlı bir düzenleme arz eden son cemaat yerinin doğu ucunda son cemaat yerinden ulaşılan imam odası bulunmaktadır. Yapının güneybatı köşesinde, camiden bağımsız bir kurguya sahip minare kürsüsü bulunmaktadır. Kare kürsü üzerinde yükselen silindirik gövdeye ve tek şerefeye sahip özgün halini büyük oranda koruduğu anlaşılan minarenin, dış ve içbükey kıvrımlı şerefe geçişi ve kurşun kaplı kubbeli petek örtüsü dikkat çeken önemli. Ayrıca kürsüden gövdeye geçiş bölümü olarak bilinen pabucun baklava dilimli düzenlemesi özgün bir uygulamadır.

     Yapının kuzey cephesi ortada bir giriş ve iki yanında birer pencere düzenlemesine sahipken bugünkü durum; doğuda dikdörtgen şekilli bir pencere), ortada yine dikdörtgen şekilli üzerinde balkonsuz bir mükebbire açıklığı bulunan harim ve batıda ise harimdeki mahfil katına dışardan ulaşımı sağlayan kapıya dönüştürülmüş bir pencere açıklığı şeklindedir.

    Karakol Camii kıble duvarına dik yerleştirilmiş dikdörtgen plan şemasına sahiptir. Düz ahşap tavanlı örtünün merkezinde yer alan dört ahşap desteğe oturtulmuş ahşap kubbe, üzerinde yuvarlak ışıklıklar bulunan yüksek sekizgen kasnağa oturtulmuştur. Harimin kuzey duvarı boyunca uzanan son cemaat yeri iki kademeli bir destek düzenlemesine sahiptir. Güneyde kubbe desteklerine ve ayrıca daha ince iki ahşap desteğe oturan mahfilin girişi yukarıda da değinildiği gibi harimin kuzeybatısındaki pencerenin kapıya dönüştürülmesi ile harimden koparılmıştır.

    Karakol Hacı Halil Efendi Camii’nin inşa tarihi ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Yapıda herhangi bir kitabe de mevcut değildir. 1960 ve 1970’li yıllarda hazırlanmış eski eser fişlerinde yapının 16. yüzyıla ait olduğu belirtilse de herhangi bir belgeden bahsedilmemektedir.

    Münir Aktepe, çalışmasında Hacı Halil Efendi Camii ya da Karakol Camii olarak bilinen yapıyı Ahmed Ağa Camii olarak adlandırmakta ve İzmir Müzesinde ve Ankara Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ndeki kayıtlarda Halil Efendi Camii olarak adlandırıldığını ve bunun nedenini anlayamadığını ifade etmektedir.

    Avlunun kuzeybatı köşesinde yer alan incir ağacının altında tespit edilen bir kitabe levhası ve silindirik mezar taşı bir belge niteliği taşımaktadır. Kırık ve oldukça yıpranmış olan ve bir yatıra ait olduğu düşünülen mezar taşının üzerinde H. 1221 / M.1806-1807 tarihi bulunmaktadır.

   İki satırlık istif yazılı kitabe levhası ise oldukça sağlam durumdadır. Kitabe levhasında yazılı bilgiler şu şekildedir:

Okunuşu

Kad büniyye ve amara hêz

ihi’l-mescdü’l-câmi’ limarzatillahi teâla

Hacı Ahmed bin Bekri fi tarih sene sitte aşer ve tis’a mie

Tercüme

Bu cami Allahın rızası için bina edildi.

Hacı Ahmed bin Bekri fi tarihi sene dokuz yüz on altı (H. 916)

    Buna göre kitabeden bir camiye ait olduğu ve Bekir oğlu Hacı Ahmed tarafından M.1510-1511 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu kitabenin,  bugünkü adı ile Karakol Hacı Halil Efendi Camiine ait olma olasılığı hakkında net bir görüş ileri sürmek mümkün olmasa da.    Aktepe’nin yapıyı Ahmed Ağa Camii olarak nakletmesinden ve Hacı Halil Efendi tanımlamasından duyduğu rahatsızlıktan hareketle ve kitabede de Ahmed adının geçmesinden yola çıkarak tespit edilen kitabenin bu camiye ait olma olasılığının yüksek olduğunu söylemek mümkündür.

    Yapının bugünkü mevcut durumu da dikkate alınarak, çeşitli dönemlerde tadilat geçirdiği söylenebilir. Örneğin kuzey ve doğudaki pencere ile batı cephedeki pencerelerin form olarak uyumsuzluğu, son cemaat yerinin çatısı itibariyle elden geçmişliği ve kapsamlı müdahale gördüğü izlenimi, kitabenin onarımlar sırasında tekrar yerine yerleştirilmediği tahminini akla getirmektedir -ki benzer durumlar bugün bile yaşanabilmektedir.

   Sonuç olarak tespit ettiğimiz kitabe eğer bu yapıya ait ise; öncelikle yapıyı Aktepe’ye benzer olarak Ahmed Ağa ya da kitabeye göre daha doğru bir yaklaşımla Hacı Ahmet Camii olarak adlandırmak yerinde olacaktır. Ayrıca, yapı, yine kitabeden hareketle bugün İzmir’in ayakta olan ve bilinen en eski camisi olarak tanımlanabilir.

GİRİŞ KAPI AYETİ

Okunuşu:

Selamün aleyküm Tıbtüm fedhuluha halidiyn

“Selâm olsun size! Ne mutlu size! Tertemiz geldiniz! Öyleyse ebedi kalmak üzere oraya (cennete) girin. (Zümer suresinin 73. ayetinde geçer.)

Diyanet meali “Selâm size! Hoş geldiniz! Ebedî olarak kalmak üzere buyurun girin cennete”

Açıklama: Erkan Akbalık

Kaynak: Dergipark ( Harun ÜRER )

Bir yanıt yazın