29 Mart 2024
Camiler

II. İBRAHİM BEY İMARETİ CAMİİ – KARAMAN

Karaman İmaret Mahallesi’nde bulunan II. İbrahim Bey İmareti, kitabesinden öğrenildiğine göre II. İbrahim Bey tarafından mescit, tabhane, medrese, çeşme ve aşevinden meydana gelen bir külliye halinde 1433 yılında yaptırılmıştır. Bu yapı topluluğu İbrahim Bey Zaviyesi veya İbrahim Bey Medresesi olarak da tanınmaktadır. 1432 tarihli vakfiyesi ile kitabesinde bu yapıdan imaret olarak söz edilmiştir.

  İbrahim Bey İmareti plan şeması olarak Beylikler dönemi kapalı avlulu medreseler grubu içerisinde değerlendirilmelidir. İmaret kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı, iki katlı ve dört eyvanlı bir yapıdır. Portalin arkasından avluya geçişi sağlayan giriş eyvanı bulunmaktadır.

   İmaret kesme taştan yapılmış olup, yanında türbesi ve kuzeyinde de çeşmesi bulunmaktadır. İmaretin kuzey cephesi önündeki beş bölümlü son cemaat yeri sonradan ve yeniden yapılmıştır. Bu son cemaat yeri cepheyi tamamı ile kaplamakta ve üç sivri kemerle de dışa açılmaktadır. Bu konu üzerinde araştırmalar yapan sanat tarihçiler, imaretin ilk yapılışında da önünde kubbeli revakların olduğunu ileri sürmüşlerdir. Son cemaat yerinin köşelerindeki bölümler sivri tonozlarla, diğerleri de pandantifli kubbelerle örtülmüştür.

   İbrahim Bey İmareti geniş bir bahçenin ortasında bulunmakta olup, basık kemerli avlu kapısı günümüze gelememiştir. İmaretin kuzey cephesinin ortasında hafifçe dışarı taşkın, basık kemerli portali yer almaktadır. İmaretin kapalı avlusunun iki tarafında tonozlu odalar, kıble yönünde bir eyvan, onun iki yanında da kubbeli odalar bulunmaktadır. Buradaki odaların üzerlerinde sivri kemerler içerisine alınmış olarak İbrahim bey’in vakfiyeleri, kitabeler yer almaktadır. Bu kitabeler oldukça girift Selçuklu nesihi ile yazılmıştır. Ayrıca girişin sağ tarafında iki ayrı renkte kesme taştan yapılmış minare bulunmaktadır. Bu minarenin gövdesi firuze-turkuvaz renkli çiniler, geometrik şekiller, palmet frizleri, halat motifleri ile dekore edilmiştir.

   İmaretin kubbeli revakından sonra küçük bir giriş portali bulunmaktadır. Bu portalin köşe dolguları rûmilerle bezenmiştir. Kitabe de burada yer almaktadır. Girişten sonraki koridorun sağında bir merdivenle iki katlı olan imaretin üst katına çıkılmaktadır. Buradaki odalar dikdörtgen planda olup, üzerleri tonozlarla örtülmüştür. Dışarıya açılan pencereleri mazgal biçimindedir. Pencerelerin sivri kemerleri altında ajurlu palmet ve yarım palmetler bulunmaktadır.

  Eyvanın duvarları çinilerle kaplı olduğu günümüze gelebilen örneklerden anlaşılmaktadır. Ne yazık ki bunlar sıva ile büyük ölçüde yok edilmiştir. Buradaki çinili mihrap 1907 yılında yerinden sökülerek İstanbul Arkeoloji Müzelerinin yönetimindeki Çinili Köşk’e götürülmüştür. Bu çinili mihrap mozaik tekniğinde yapılmış stalaktitli mihrabın çevresi Besmele ve Ayet-el Kürsi ile çepeçevre kuşatılmıştır.

  İmaretin kapı kanatları Karamanoğulları döneminin ağaç işçiliğinin tüm özelliğini yansıtmaktadır. Bugün 1.10×2.90 m. ölçüsündeki ceviz ağacından yapılmış bu kapılar İstanbul’da Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde Ağaç İşleri Seksiyonundadır. Bu kapılar üzerinde ortada geometrik yıldızlı bir göbek, bunun çevresinde zincir motifleri, üst kısmında karşılıklı iki aslan, altta iki grifon bunun ortasında da bir madalyon içerisine alınmış insan figürleri görülmektedir. Kapıların her ikisinde de nesih yazı ile “Kapısı açıktır giriniz, malı mubahtır yiyiniz” sözcüğü yazılıdır. Kapılardan biri üzerindeki dikdörtgen bir pano içerisinde kabartma olarak sülüs yazı ile “Karamanlı Neccar İlyasoğlu Hacı Ömer’in işidir” yazılıdır.

   İmaretin batısında İbrahim Bey’in türbesi bulunmaktadır. Yapının batı duvarının güney köşesine bitişik iki katlı kümbet, kesme taşla inşa edilmiştir ve doğu-batı yönünde birer kemerle genişletilmiş kareye yakın bir plana sahiptir. Yapı, köşe üçgenleriyle geçilen sekizgen kasnak üzerinde içten kubbe, dıştan piramidal çatı ile örtülüdür. Kasnak içten üç, dıştan iki sıra mukarnasla süslenmiştir. Kuzey cephesinde altışar basamaklı çifte merdivenlerle çıkılan aynalı kemerli bir kapı, diğer cephelerde birer dikdörtgen pencere vardır. İçte mekânın güneybatısına yerleştirilmiş olan üç sanduka bulunmaktadır. Alçı ile kaplanmış olan sandukalarda yazı, geometrik ve bitkisel süslemeler görülür. Vaktiyle altın yaldızla süslü oldukları bilinen bu sandukalar bugün harap durumdadır. Ortadaki sanduka İbrâhim Bey’e, diğer ikisi oğulları Kasım ve Alâeddin beylere aittir. Bugün girilemeyen alt katın dikdörtgen biçimindeki kapısı basık kemerli ve çökertme alınlıklıdır.

   İmaretin karşısındaki çeşme sivri kemerli bir nişten meydana gelmiştir. Cephesi süslemeli şeritlerle çevrelenen bu çeşmenin iki yanında birer sütunçe bulunmaktadır.

Kaynak: TDV İslam Ansiklopedisi